Bu çalışma; iklim krizleri, göç, savaşlar gibi büyük felaketlerle mücadele eden insanoğlunun asıl büyük probleminin yine kendi özünden ve mahiyetinden kaynaklandığına işaret etmektedir. Psikolog Otto Rank'ın Doğum Travması şeklinde tarif ettiği bir kavramsallaştırma dikkat çekici bir tarzda tasavvufi bazı yaklaşımlarla benzerlik taşır. Kişinin anne karnında geçirdiği süreçten kopuşun ve dünyaya ilk geldiği andan itibaren aldığı ilk nefesten son nefese kadar beraberinde taşıyacağı "evsizlik ve tekinsizlik" hali, tasavvufa göre aslında insanın İlahi özden kopmasından kaynaklanır. Bu sebeple insan Rabbine kavuşacağı ana kadar adeta gurbettir ve asli vatanından uzaklaşmış, özünden koparak ten kafesine hapsolmuştur. İnsan, aslında bütün ruhların toplanmış olduğu Elest Bezmi'nde vermiş olduğu sözün ve misakın peşinde olan bir varlıktır. İşte, İlahi Vuslat üst başlığını taşıyan bu araştırma varlık açısından modern psikoloji ve tasavvuf ekolleri arasında mukayese yapılmasına imkan vermekte. Önemi her geçen gün artan Sufi Psikolojisi bağlamında bu eser, bugüne değin çok da fazla üzerinde durulmayan Doğum Travması kavramını tasavvuf süzgecinden geçirmekte.