Tükendi
Gelince Haber Ver“Teknolojinin önümüze serdiği sınırsız imkânları düşündüğümüzde, bugünün insanını yakalayabilmek için samimi ve bilgece bir üsluba ihtiyacımız var. Gençlerimizin artık eski, kalın kitapları karıştırıp kafa yoracak ne vakitleri var, ne de istekleri. İslâm’ın ilkelerini ve güzelliklerini, tahrif etmeden ama muhatabı taltif ederek sunmamız gerekiyor. Buna ‘din dilinin restorasyonu’ dememiz caiz olursa eğer, yapmamız gereken tam da bu.
Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı Nouman Ali Khan, çizmeye çalıştığım çerçeveyi gerçek anlamda dolduran bir isim. İslâm ve Kur’ân hakkındaki derin bilgisini keyifli ve bilgece bir üslupla dile getirip, bunu yaparken kendi hayatından aktardığı sıcak ve sıra dışı anekdotlarla okurunun ilgisini her an canlı tutabiliyor.
Nouman Ali Khan’ın Dirilt Kalbini adıyla Türkçeye kazandırılan elinizdeki ilk kitabı, günümüze dair bazı meseleler hakkında Kur’ân ayetlerinden damıttığı kıymetli dersler içeriyor. Ayetlerin sadece mesajını değil, ayetlerde geçen ifadelerin dil özelliklerini de laf arasında aktarıyor. Kelimelerin anlamları, anlamlar arasındaki hoş nüanslar, bunların ayetlere kattığı derinlik ve zenginlik… Bütün bunlar, okuyucuyu hem anlatılan konuya hem de bir bütün olarak Kur’ân’ın harikulâde üslubuna yaklaştırıyor, ısındırıyor.
Dirilt Kalbini’yi okurken, şu ayet hep hatırınızda olsun, zira ayette anlatılan şeyin ayniyle tezahür ettiğini göreceksiniz:
‘Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, ona çok büyük bir hayr verilmiş demektir. Bunu ancak, temiz akıl sahipleri düşünüp anlar.’ (Bakara, 269)”
Taha Kılınç
Günümüz Müslümanlarının -ülkemiz özelinde bizlerin- kasıtlı olarak güdülen politikalar vesilesiyle Rabbimizin bize konuşması olan vahiyle, yani Kur'an ile, Kur'an’ın kendi dünyalarımıza da inmesi için bir anahtar hükmünde olan Kur’anî kavramlarla, Kur'an dili olan Arapça ile, dolayısıyla da Rabbimiz ve Hz. Peygamber’le aramızdaki bağlar çok zayıflatıldı; hatta yer yer kopma noktasına geldi. Maalesef bir hayat tarzı sunan İslamiyet hayatlarımızda ikincil kaldı. Halbuki insanın en temel ihtiyacıdır bir Yaratıcıya inanmak. Günümüzde yaşadığımız her türlü buhran, fıtratımızın göz ardı ettiğimiz bu ihtiyacını haykırması olarak algılanmalı. Yaratıcımızın bize konuşması olan Kur’an ile aramızdaki mesafe o kadar açıldı ki, bu sebeple fıtratlarımıza konuşan vahiy diline çok yabancılaştık. Öyle ki artık konuşageldiğimiz dili, konuştuğumuz şekilde, vahyi bizim anlayacağımız örnekler üzerinden açıklayan insanlara ihtiyaç duyar olduk. Bu öyle biri olmalıydı ki kullandığı dil bizi sıkmamalı, yeri geldiğinde yaptığı esprilere hep beraber gülmeliydik. Bu sırada verdiği Kuranî kavramlarla aklımızı ve kalbimizi vahye yakınlaştırmalıydı. En başta bize “Kur’an Dili”nden korkmamayı öğretmeliydi. Gerekirse bunun için dersler vermeliydi. Kısacası hayatını Kur’an’ın anlaşılması ve anlatılmasına adayan biri olmalıydı. Son yıllarda inanma ihtiyacının farkına varan milyonların sosyal medyada takipçisi olduğu bir isim Nouman Ali Khan. Aslen Müslüman olmakla birlikte İslamiyet’in ve vahyin barındırdığı güzelliklerin sonradan farkına varan, dolayısıyla elindeki cevherin kıymetini takdir eden bir sarraf. En önemli özelliği kendisinin de benzer tecrübeler yaşamış olması. Bundan olsa gerek çağın insanının özellikle gençlerin ihtiyaçlarını, sorularını, yaşadıklarını ve arayışlarını iyi analiz ederek onlara kendi dilleriyle kendi hizalarından sesleniyor. Yaşanan toplumsal ve bireysel problemleri tespit ederek onlara Kur’an ve Hz. Peygamber’in hayatından çözümler getiriyor.
“Hayatımı Allah’ın kitabında olanları çalışmak ve öğretmek için harcayabilmem muazzam bir onur. Yaptığım küçük işlerden birçok kişinin faydalanmış olduğu gerçeği benim yaptığım bir şey değil, Allah’ın bir lütfudur. Yararlı olmaya çalıştığım insanlardan üstün değilim, aksine ben kendimi onların hizmetçisi olarak görüyorum. Bütün dünyadaki gençlerimize karşı kelimelerle ifade edilmesi zor olan bir sevgi ve bağlılık hissediyorum. Sizler benim insanlarım, benim ailemsiniz.»
Kitabı önemsememizin pek çok sebebi var: Kitap, okur kitlesi ve “ihtiyaçları” iyi tespit edilerek hazırlanmış. “Çözüm kaynağı” olarak kullanılan sarsılmaz bilgi kaynağı olan vahiy, kullanılabilecek en doğru ve en isabetli kaynak. Kaynaktan istifade metodu isabetli, Okurlara sunuş şekli, sunum sırasında kullandığı örneklerle okurun dikkatini canlı tutmayı başarıyor. Ortaya koyduğu argümanlar okuru ikna ediyor. Kitabın dili, okurların dinlerken aşina oldukları üslubu hatırlatıyor.