Arka kapak
Büyük ruhaniyetli âlim Hâris el-Muhâsibî, Hasan-ı Basrî hazretlerinin talebesi Cüneyd-i Bağdadî başta olmak üzere birçok ünlü sûfînin hocasıdır. Abdülkâdir Geylânî ve İmam Gazzâlî gibi maneviyat üstadlarının da ilham aldıkları seçkin bir mutasavvıftır.
Bütün İslâmî ilimlerde zamanının en bilgili kişisi olarak kabul edilmiş, ayrıca kendisi ilim çevrelerince de âlimlerin ve sûfîlerin kutbu olarak görülmüştür.
İnsan psikolojisini en iyi bilen, nefsin aldatmacalarını ve ruhun hastalıklarını çok iyi teşhis eden ve nasıl tedavi edileceği konusunda son derece yetkin olan Muhâsibî, bu eserinde insanın Allah ile bağını tekrar nasıl kurabileceğinin ve insanın nasıl kendisiyle barışık hâle gelip ruh huzuruna erebileceğinin yolunu gösteriyor.
Editörün görüşü
Nefs muhasebesine, kendi kendini tartıp yaptığı işi Allah için mi yoksa başka saiklerle mi yaptığına oldukça önem verdiği için "Muhâsibî" künyesi ile anılan yazarın bu eseri, öncelikle döneminde uyguladığı soru-cevap tarzındaki öğretici ve samimi metoduyla dikkat çeker. Bu metot, satırların okura daha net ve öz aktarılmasında çok önemli bir etken. Tasavvuf ve erken dönem tasavvufu, tasavvuf anlayışının zühd döneminden başlayarak anlatılması dendiği vakit akla gelen ilk isimlerden olan Hâris el-Muhâsibî, Kuşeyrî ve Hücvirî gibi önemli mutasavvıfların eserlerinde ve tabakatlarında, Ferîdüddin Attâr'ın ise tezkiresinde bahsettikleri, döneminin kutbu addedilmiş büyük bir sufidir. Bu nedenle yazdığı her satır, düşüncesini ve metodunu üzerine bina ettiği "muhasebe" ve "hal" kavramlarının ayrıntılı bir şekilde açıklanmasından oluşur ve üslubuyla okurun gönlünde kendine çekidüzen vermeye dair derin bir istek ve tat bırakır.
En önemli cümle
"Zühd, kişinin servet sahibi olmaması demek değil, aksine mala mülke kalben bağlanmayıp onu hayır yolunda kullanmayı ve harcamayı bilmesi demektir. Nice fakirler vardır ki açgözlüdür, nice zenginler vardır ki zâhiddir."
Bu kitap neden önemli
Allah'a Dönüş, Hâris el-Muhâsibî'nin, her kesimden okurun anlayabileceği sade ve özgün bir eda ile nefsin mertebelerinde zühd, takva ve ihlas ile basamak basamak ilerlerken bu hallerin her birine muhabbetli bir şekilde, en açıklayıcı bir üslupla değindiği öz bir kitaptır. Bu kitap, tasavvuftaki bu "hal"ler üzerinde çokça duran Muhâsibî'yi erken dönem zühdünün ve tasavvufunun öncü isimlerinden biri ve zamanın kutbu addedilen bir isim olarak mana âleminden kalemine akıttığı seçkin satırlardan oluşması hasebiyle oldukça önemlidir.